Ne içersiniz İngilizce kibar ?

Sevgi

New member
“Ne İçersiniz?” İngilizce Kibar Nasıl Söylenir?

Sevgili forumdaşlar,

Bugün size ufak bir hikâye anlatmak istiyorum. Belki içinizde yurtdışına çıkmış olanlar bu sahneyi yaşamıştır, belki de hiç çıkmamış olsanız bile hayal edince hemen gözünüzde canlanır. Bazen tek bir cümlenin, hatta tek bir kelimenin insanın içindeki bütün duyguları ortaya çıkarabildiğini fark edersiniz. İşte “Ne içersiniz?” sorusunun İngilizce karşılığı da benim için böyle bir anıya dönüştü.

---

Hikâyenin Başlangıcı: Yabancı Bir Masada

Yıllar önceydi. Üniversiteden yeni mezun olmuş, İngiltere’de kısa süreli bir dil kursuna gitmiştim. Kalbim küt küt atıyor, dilim dönmüyor, heyecanım dorukta. İlk gün bir kafeye oturduk. Masada farklı ülkelerden gelen beş altı kişi vardı: İspanyol, Japon, Alman, Brezilyalı… Ve tabii ben, Türk aksanımla sessizce oturmaya çalışan bir delikanlı.

Birden garson masaya geldi, gözlerini bana dikti. İşte o an bütün cesaretimi topladım, Türkçe düşünerek İngilizceye çevirmeye çalıştım: “Ne içersiniz?” Ama öyle olmuyordu. İçimden “What do you drink?” dedim, sonra bunun kaba olabileceğini fark ettim. Arkadaşlarımın gözleri bana çevrildi. O küçücük anda dünya durdu sanki.

---

Erkeklerin Stratejik Yaklaşımı: Mehmet’in Planı

Yanımda Mehmet vardı, mühendislik mezunu, tam bir çözüm adamı. Bana dönüp dedi ki:

“Bak kardeşim, İngilizce bu işler basit. Direkt soracaksın: *‘What would you like to drink?’* Bu kibar, resmi ve net. Fazla düşünmeye gerek yok, formül belli.”

Mehmet’in yaklaşımı tam bir erkek bakışıydı: stratejik, formül odaklı, bir problemi çözmek için adım adım ilerleyen. O an içimden “Keşke her şey bu kadar matematik gibi olsa” dedim.

---

Kadınların Empatik Dokunuşu: Elif’in Yöntemi

Diğer yanımda Elif oturuyordu. O ise psikoloji okuyordu, insanlara nasıl yaklaşacağını çok iyi bilirdi. Hafif gülümsedi ve kulağıma eğildi:

“Sen aslında onların rahat hissetmesini istiyorsun değil mi? O zaman cümlene biraz sıcaklık kat. Mesela *‘Would you like something to drink?’* diyebilirsin. Ya da daha samimi olmak istersen *‘Can I get you something to drink?’* diyebilirsin.”

Elif’in gözlerindeki şefkat, ses tonundaki yumuşaklık bana şunu öğretti: Bazen kelimeler değil, onları nasıl söylediğin daha önemli. Kadınların yaklaşımı burada devreye giriyordu: ilişkisel, duygusal ve bağ kurmaya odaklı.

---

Dil Yalnızca Sözcük Değil, Bir Duygu Taşıyıcısı

Masadaki anı düşündüğümde şunu fark ettim: İngilizce öğrenmek sadece kelime ezberlemekten ibaret değil. O an “Ne içersiniz?” cümlesi benim için dilin ötesinde bir şeydi. Çünkü karşındaki insana verdiğin değer, ona nasıl hissettirdiğin, hangi kelimeyi seçtiğinden daha önemli olabiliyordu.

Verilere baktığımızda, yabancı dil öğrenenlerin %65’i konuşurken en çok zorlandıkları şeyin “doğru kelimeyi seçmek” değil, “doğru tonda söylemek” olduğunu belirtiyor. Yani aslında mesele sadece gramer değil, iletişimin kalbi.

---

Gerçek Hayattan Bir Kesit: Küçük Jestlerin Gücü

Kurs günleri ilerledikçe bu cümleyi defalarca kullandım. Ama her seferinde farklı bir tonda, farklı bir enerjiyle. Bazen resmi bir toplantıda “What would you like to drink?” dedim, bazen sınıf arkadaşlarıma samimi bir şekilde “Can I get you something to drink?” diye sordum.

Bir gün Brezilyalı arkadaşım Mariana bana dönüp şöyle dedi:

“Seninle konuşurken kendimi hep rahat hissediyorum. Çünkü sen sadece doğru cümleyi kurmaya çalışmıyorsun, aynı zamanda bana değer verdiğini hissettiriyorsun.”

O an anladım ki, bir dil öğrenirken aslında insan olmayı öğreniyoruz.

---

Forumdaşlara Bir Soru: Siz Hangi Tarafdasınız?

İşte dostlar, “Ne içersiniz?” sorusunun İngilizce kibar versiyonu sadece bir cümle değil, aynı zamanda hayatın bir metaforu. Erkekler gibi stratejik ve pratik mi yaklaşırsınız, yoksa kadınlar gibi empatik ve ilişkisel mi?

Benim hikâyem burada bitiyor ama sohbet burada başlasın istiyorum:

* Siz hiç yabancı dilde bir cümleyi yanlış kurup komik ya da duygusal bir an yaşadınız mı?

* Sizce iletişimde kelime mi daha önemli, ton mu?

* “Ne içersiniz?” sorusunu siz nasıl sormayı tercih edersiniz: resmi mi, samimi mi?

Hadi forumdaşlar, kendi anılarınızı paylaşın. Çünkü belki de hepimiz aynı masadayız, farklı dillerde ama aynı sıcaklığı arıyoruz.